Kar Beyaz Bir Ağıt / Rasih Yılmaz

Bugün – Sineyorum, 2011.05.13

Avrupa sinema dünyasının önde gelen festivallerinden biri olan Uluslararası ‘Sofia Film Fest’ten ödülle dönen Kar Beyaz bu hafta vizyonda.

Kar Beyaz’ı izleyince, “Türk edebiyatının önemli kalemlerinden Sabahattin Ali’nin bir hikâyesi bu kadar mı can yakıcı olurmuş görselliğe dökülünce” demekten kendimi alamadım. İnsan ne ile yaşar veya insan ne için yaşar sorularının kezzap dökülmüşçesine zihinleri erittiği sırada bir cevap gibi karşımıza çıkıyor Selim Güneş’in yönettiği Kar Beyaz.

Mahrumiyetin, acının ama en önemlisi umudun ağıtı gibi soğuğa sarmalanmış bir biçimde önümüzden akan kareler; on yaşındaki Hasan’ın iki kardeşiyle yaşam mücadelesinin insani onur yolculuğuna sürüklüyor seyirciyi.

Şiirsel Bir Yaşam

Baba hapiste, anne şehirde bakıcılık yapmaktadır. Hasan, yaptığı ayranı kar soğuğun da ve dağ başında yoldan geçen şoförlere satmaya çalışmaktadır.

Artvin’in geçit vermez karlı ormanları, kesilmeyen kurt sesleri, ulaşılamayan bir aşkın yoksunluğu ve sonsuz bir iç çekiş; işte Kar Beyaz, şiirsel bir yaşam manifestosu.

Bütün sinemasal formların mükemmel bir biçimde uygulandığı, senaryonun, kurgunun, oyunculuğun, müziklerin ve görsel anlatımın bir kez bile teklemediği bir samimi ruh tarafından her şeyin tam ayarında dâhil edildiği Kar Beyaz, tasavvufi bir yorgan gibi üzerinize örtülüyor.

Karlı dağda soğuk ayran satmak kadar “rızaya teslimiyet”i hangi “mesnevi” anlatabilir ki zaten!