DÜŞ KIRGINLARI -Geride fazla bir şeyi kalmayanlar üzerine- / Murat Erşahin

sinemamuzik.com, 2018.06.15

Mehmet Eroğlu’nun aynı adlı romanından uyarlanan dramı perdede soluklandıran isim; 2010 tarihli ilk filmi ‘Kar Beyaz’ ile tanıdığımız Selim Güneş! Bir edebiyat tutkunu olan Selim Güneş, adını duyurduğu ilk filmini, Sabahattin Ali’nin ‘Ayran’ adlı öyküsünden yola çıkarak gerçekleştirmişti.

Yıllarca dünyayı yaşanır kılmak için mücadele vermiş, işkenceler görmüş, acılar çekmiş bir neslin üyelerinin, artık kendi yaşamlarını yaşayamaz hale gelmelerini işleyen Eroğlu kitabı ‘Düş Kırgınları’, sadece kendi ülkelerinin değil, dünyanın acılarını omuzlamış bu devrimci kuşağın dramını işler. Günün birinde fark ederler ki bu insanlar; yanlarında çok az ‘insan’ vardır ve dünya yaşanacak bir yer değildir artık onlar için. Geçmişin hayaletleriyle yaşarlarken, geleceğin olmadığını, kendilerini sadece soğuk ve mutlak bir ölümün beklediğini bilirler!

İşte bu hakikat ve benzer hislerle izlemek gerek Kuzey’in öyküsünü! Kuzey, yoldaşı Sami ile birlikte, Ege’nin bir kasabasına sığınmıştır. Pek fazla insanın uğramadığı, küçük bir otel işletmektedirler. Otel de sessizdir, tıpkı onlar gibi! Kuzey sadece yakınlarda saklanan ölümü beklemektedir; Sami de en yakın dostunu gözlemekte. Günün birinde Şafak gelir otele. Hayat dolu genç kadın, Kuzey’le yakınlaşır. Şafak, Kuzey’e aşık olur. Kuzey ise, hayatına dokunan bu kadını ‘sevmek’ ister, son bir çırpınışla! Kolay değildir oysa. Beş defa gider ve geri döner Şafak sevdiğine! Sonunda bir patlama anının ardından Şafak kaybolduğunda, Kuzey’in imkansız arayışı sürecektir.

Mert Tanık’ı başrolde izleyeceğimiz duygusal dramda, Denise Ankel, Bahar Yanılmaz, Buğra Koçtepe ve Dilek Koldaş, oyuncu kadrosunun öne çıkan diğer isimlerini oluşturuyorlar. Feza Çaldıran’ın titiz kamerası, Selim Güneş’in profesyonel fotoğraf uğraşının ‘yanında’ yer almış. Natali Yeres’in sanat yönetmenliğinde çekilen filmin başarılı müziği ise Mete Aygüven’e ait.

Aşkı arayanlar, ölümü bekleyenler, tanıklık edenler ve acı ile koyun koyuna yaşayanlar. Artık tamamen ‘başka’ bir yere evrilmiş boşlukta, bütün anlamını yitirmiş ‘ıssızlığın ortasında’, geçmişin kavuşulmamış düşleriyle yaşayanlar ve hayatın ta kendisine kırgın olanlar! Yalnızlığın avutması mümkün olmayan mırıltıları içinde, kimsesizlik, terk edilmişlik, geride bırakılmışlık hissi ile dolup taştığınız bir boşlukta, tedavisi mümkün olmayan parçalanmış ruhunuza ve yüreğinize dokunan insanın kaybı sonrası, ölümle yeni ve son bir randevu!

Yaşadığımız yer ve düzleme ait olmayan bir anlatı perdede duran. Yerlerini daha ucuz değerlere bırakmış günümüz dünyasında, kayıp şövalyelere, ‘sıkı dostluklara’ içli bir ağıt! Günlük acımasız, nobran, bayağı yaşamın hızına uygun görülmeyen kırılganlıklar yansıyor perdeye. Titizlikle uyarlanmış, itinayla çekilmiş, başrol oyuncusu Mert Tanık’ın yüzüne yapışmış, geri dönülemezlik, çaresizlik ve çıkışsızlığı hissedeceğiniz son derece ‘dürüst’ bir dram ‘Düş Kırgınları’. Dürüst olması hemen her şeyden önemli belki de! Büyük lafların, büyük fotoğraflarla birleşip güzel görüntüler sağlaması değil sadece; gerekli lafların, gerekli fotoğraflarla birleşip, gerekli görüntüler yaratması. Sadece bu samimi deneme, öykünün karşılığı olan büyük yalnızlığı ve tükenmişliği, iliklerinize kadar hissettiremiyor. Sadece temas ediyor! Atmosferi besleyen unsurlar daha güçlü olsaymış, ‘müthiş’ bir anlatı yansırmış perdeye, bu noktada takılıp kalıyor insan, izlediği ‘derin’ ruh parçalanmasının ardından! Günümüzün her geçen dakika içi boşalan sıradanlığında izlenmesi gereken bir Selim Güneş filmi ‘Düş Kırgınları’. Naif, bağırmayan -ki bağırılması gereken çok an var- ve belki de en önemlisi, son dönemde izlemediğimiz denli ‘dürüst’ bir uyarlama. (3 / 5)

*** http://www.sinemamuzik.com/yazar/murat-ersahin-sinemadan-cikmis-insan/15-haziran-2018-22665