3 blog yazısı

HayalKahvem

2011.06.14

Sabahattin Ali’nin Ayran adlı öyküsün beyaz perdeye uyarlaması olan Kar Beyaz adlı film hakkında bilgileri Ters Ninja’da okumuştum. Okumanızı tavsiye ederim. Filmin bir sürprizi var.

Tersninja’ya yazdığım yorum:

Selam landlord,

Nihayet Kar Beyaz bizim şehre geldi. Gülümseyerek sinemaya gittim. İlgiyle filmi seyrettim. Sıcak yaz günü kar manzaralı bir film seyretmek hoş oluyor doğrusu.

Çizgi roman hele Zagor seven biriyim. Kar Beyaz içinde bir sahnede filmin kahramanı küçük Hasan’ın elinde Zagor çizgi romanı var, hatırladınız mı? Hatta Zagor’un Hasan’ın elinden kayıp nehre düştüğü an var ki. Of ki of yani. Zagor’un Sözü Bu bloğunda, hani Sıtkı Sıyrıl acıyı tarif ederken, Zagorsever bünyenin acısını anlatır da en iyi acı tarifinin çizgi romanların yarım kalmış macerası olduğunu söyler ya, elinden Zagor kayıp gidince anladım ki Hasan aynı acıyı hissediyor. Ve ne yalan söyleyeyim yönetmen ve oyuncu aynı acıyı seyirciye de geçiriyor.

Sabahattin Ali 1948′de vefat etmiş. Zagor ise bildiğim kadarıyla 1961′de ilk kez yayımlanmış. Memleketimize ise 1962′de girmiş. Sabahattin Ali’nin 1940′larda yazdığı bir öykü sinemaya uyarlanınca ne işi var Zagor’un bu filmde diye düşündüm önce. Sonra filmin geçtiği yılların 1970′ler olduğunu düşününce. Memleketimizdeki çizgi romanın altın yılları tabii. Çok takdir ettim Selim Güneş’i. Ne iyi yapmış. Filme acı da olsa çizgi roman sosu katmış.

Film o şahane görüntüleriyle acı sosluydu zaten öyle değil mi? Savaşlarda, tutuklamalarda, afetlerde, depremlerde vesaire, asıl geride kalanların, görmek istemediklerimizin, çocuk ve kadınların yaşadığı acılar yani.

Ben filmden çok Selim Güneş’in hayata bakışını sevdim.
Yönetmenin yaptıklarını ve yapacaklarını ilgiyle izleyeceğim.

Durumdan Çizgi Roman Sevdalılarını haberdar edeyim istedim…

*****

hayalikahraman

2011.05.19

görsel bir şölene dönüşen sahneleriyle bana balı hatırlatan film. sınıf kavramına vurgu yapan anadolu dramı.

sabahattin alinin ayran öyküsünden uyarlanmış. anadolu dramı temalı filmler yasak aşk ve son zamanlarda kimlik konularına değiniyor. sosyo-ekonomik meseleleri dert edinen bir film. bu meseleye değinen son filmlerden birisi de pazar, bir ticaret masalıydı. o filmde bir anadolu tüccarının kapitalistleş(e)me serüveni çok güzel anlatılmıştı.

filmin ana karakteri küçük yaşta kardeşlerine bakma sorumluğunu üstlenmiş 7-8 yaşlarında bir çocuk (hasan). aldığı sorumluluk sadece çalışmak zorunda olmaktan ibaret değil. kasabada belediye reisinin annesine bakan hasanın annesi haftada bir gün eve geliyor. çocuğun o soğuk havada ayran satmak için tek başına gittiği köy kahvesi ve otobüs durağına yolcuğu anlatılıyor. hasanın serüveninde kah çocuksu oyunlar, kah cesaret ve de sorumluluk duygusu işlenmiş. evden çıkmadan kardeşlerine kahvaltılık hazırlaması sorumluluk sahnesiydi. ayran ve bir parça ekmekten ibaret kahvaltı ve hasanın evde yeterince ekmek kalmaması üzerine kalan ekmeği ikiye bölüp siniye bıraktı. hasan bir şey yemeden kardeşleri uyurken evden çıktı. kapıdan çıkar çıkmaz yine çocuk oldu hasan. yol boyunca kendince oynadığı oyunlar, güğümle diyaloğu, çizgi romanını düşürmesiyle yüzüne düşen ağlamaklı ifade. durağa gelince yine büyüdü hasan.

evde ekmek bile kalmamıştı. ayran satmalıydı. zaten o yüzden hava kararana kadar bekledi. kahveyi bekleyen gencin verdiği ekmekten bile bir parça alıp cebine koydu. kardeşlerine ayırdı. küçücük bir bedenin ağır sorumluluğun altından zerre kadar sızlanmadan kalkması… hava karardı, etrafını saran kurtlara karşı baba yadigarı çakısına sarıldı hasan. küçücük bedendeki büyük cesaret… selim güneş küçücük bedende büyük bir yüreğin derin anlamlar yüklü kısa yolculuğunu eşsiz doğal güzelliklerle mayalayarak anlatmış. görülmesi gereken bir film.

*****

aylakadamiz

2011.05.13

şimdi de gelelim ailesine katkı olsun diyerek kar kış demeden ayran satmaya çalışan ‘hasan’ın hikayesinin anlatıldığı bir ‘selim güneş’ filmi ‘kar beyaz’a… ‘kar beyaz’, ‘sabahattin ali’nin ‘ayran’ adlı öyküsünden uyarlanan bir film… ‘selim güneş’in sanırım ilk yönetmenlik denemesi… artvin’de zorlu kış koşullarında çektiği bu filmle sinema dünyasına iyi bir başlangıç yapmış yönetmen selim güneş… tanınmamış amatör oyuncularla çok zor bir hikayeden mükemmel bir film çıkarmış… ben bu filmi de nasıl atlamışım diye hayıflandım izlediğimde… özellikle karlı orman sahneleri büyüleyiciydi… ‘hasan’ın babası siyasi bir olaya karışmasından dolayı kendi komşusunun ihbarıyla tutuklanır… annesi ise ilçede bir kamu görevlisinin evinde hafta içi ev işlerini yapmaktadır… hafta boyunca evde iki kardeşine bakan ‘hasan’ eve katkı olsun diye karlı havada bile biraz uzaktaki ilçe yolunun üzerindeki mola yerinde yolculara ayran satmaktadır… her sabah dondurucu havada zorlu bir yolda elinde ayran güğümüyle mola yerine kadar giden ‘hasan’ hafta sonu annesinin eve gelişini iple çeker… ancak annesine olan özlemi hafta sonunun gelişiyle bitmez… babasının yokluğuyla zaten büyük acılar çeken ‘hasan’ annesinin özlemiyle de yanar tutuşur… bu filmi de mutlaka izlemenizi öneririm… filmde emeği geçen herkese teşekkürlerimizi de unutmadan buradan sunalım…